Engellilik, doğuştan ya da sonradan meydana gelen fiziksel, zihinsel, duygusal veya duyusal farklılıklar nedeniyle bireylerin günlük yaşam aktivitelerinde kısıtlılık yaşamasına neden olan durumlardır.
Bu durumlar, kişiden kişiye ve engelin türüne göre değişiklik gösterebilir.
Bazıları doğuştan olurken bazıları ise sonradan oluyor.
Geçmişte, engellilik çoğunlukla bir eksiklik veya kusur olarak görülmüş ve engelli bireyler toplumsal hayattan dışlanmış ya da ayrımcılığa maruz kalmıştı.
Bu konuda son zamanlarda Devletimiz engellilerin yaşamında bazı kolaylıklar sağladı. (Her ne kadar bazı eksiklikler olmasına rağmen).
Ancak günümüzde, engelliliğin bir eksiklik değil, çeşitlilik olarak kabul edilmesi gerektiği anlayışı yaygınlaşmaktadır.
Tüm bu canlı varlıklar içerisinde ayrı bir değeri ve yeri söz konusudur.
Engelli bir insanın sorunları yalnızca kendini değil, başta ailesi olmak üzere tüm toplumu ve insanlığı ilgilendir veya ilgilendiriyor.
Zaten birçok insan engelini saklıyordu.
Aile saklıyor ve utanıyordu.
Engellilerin sorunlarına çözümler bulmak tüm insanlığın sorumluluğu altındadır.
Hani her zaman ne duyarız?
Her sağlam bir engelli adayıdır..
Gelişmiş, çağdaş bir toplumdan söz edebilmek için, engelli insanların sorunlarını çözmeye çalışmak ya da çözmüş olmak o toplumun gelişmişlik düzeyi ile yakından ilişkili görünmektedir.
Söz konusu gelişme sağlanabildiğinde, toplum engelliler tarafından kazanılmış olacaktır.
Az önce yazdığım gibi kısmen çözülen sorunlar var ama daha çözülmeye beklenen sorunlarda var.
“Engelli bireyleri topluma kazandırmak değil”, “Toplumu engellilere kazandırmak” gerekmektedir. Bütün bu nedenlerle, engelli bireylerin eğitimine ve sorunlarının aşılmasına yönelik tüm toplum üyelerinin sorumlulukları vardır.
Engelli sorunlarının çözümlenmesine ilişkin konuları ele alalım isterseniz..
Geçen günlerde Orman iş Sendikası Adana Şube Başkanı ile Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’ne gittik. Bir tabela yön gösteriyor az ileride park var engelli yazıyor yer yok. Başkan yan tarafta boş olan yere durdurdu.
Bizi gören bir bayan güvenlik görevlisi çaldığı düdükle bizi uyardı, az sonra bir bay geldi.
Kendisi özel güvenliğin müdürüymüş.
Kendimizi anlatıyoruz yok olmaz, karşıda engelli parkı dolu o ya çalışan veya öğrencidir.
Araç engelli değil doğru ama içinde engelli var.
Başkan kızdı beni orada bıraktı gitti.
Dekan hanımın özel kalem müdiresi geldi.
Karşı uzak bir yere bıraktı geldi başkan. (Şunu da belirteyim fakültenin önüne bir engelli park yeri var buraya duramazsınız, yarın buranın açılışı var bunu da artı belirteyim)
Velhasıl bizi almadılar, güvenlik amirinin dediği oldu.
(Hani görevini yapıyor derseniz? Yok, aslında bize yardımcı olacak yerde vardı)
Daha sonra Rektör Prof.Dr Adnan Sözen Beye uğradık.
Kendisine durumu ilettim ve ‘benim böyle talimatım yok’ dedi.
xxx
SGK YÜREĞİR
SGK’nın Yüreğir binasına uğradık, yine görevli alamayız içeri.
Yasak!
İçeride bir sürü araç var yerde müsait olmaz. Talimat var.
Kim verdi bu talimatı.
SGK İl Müdürü Bilal Canbolat beyim bu konudan haberin var mı?
Araç engelli arabası olmasa bile engelliyi götüren araç giremez mi içeri?
Neden bu talimatları görevlilere veriyorsunuz?
Vermiyorsanız bu kişi ve kişiler neden böyle yapıyor?
Çalışan memur kadar vatandaşta engellide önemli değil mi?
Lütfen ama lütfen “ENGELİYE” siz ENGEL olmayınız.
Unutmayalım ki her sağlam bir engelli adayı…
